“Adanmışlık düşüncesi ve fedakârlık ruhunun, bir mefkûreyi ayakta tutan, onun devam ve temâdisini sağlayan temel dinamikler olduğu muhakkak. Bundan dolayıdır ki, Kur’ân-ı Kerim, ideal bir nesil olarak, ensar ve muhacirînden “sâbikûn u evvelûn”u anlattığı hemen her yerde, onları, hep “evet” diyen, hep veren ve hep fedakârlığın zirvesinde adanmışlık düşüncesiyle hareket eden insanlar olarak nazara verir.1 Meselâ Kur’ân-ı Kerim’de, bir yerde, onların, infak edecek imkânları olmadığı halde, “ah olsaydı da verseydik” anlayışıyla mahzun olup gözyaşı akıttıkları takdirle yâd edilir.”