“Mukaddes hüznünün gurbeti içinde, sürekli şevk çağıltıları duyan “gönüller ustası”, bu şevkle hep ‘ufukların tadı’nı kovalar. Ufuklardan seslenir ve şehre inip “feryâd u figân” koparmak ister. Tıpkı 13. yüzyılda, gecenin sonunda bir horoz ötüşü gibi beliren Yunus Emre’nin tavrıdır bu. Yunus’un “Her dem yeniden doğarız / Bizden kim usanası” deyişi gibi... Yazar, onun sesini andıran yerli, sıcak ve dupduru bir sesle konuşmaktadır. Bir ümit ve yeniden var oluş sürecinin perdesini aralamaktadır.”