İngiltere’nin ilginç bir tarihi var. İlginçliği sağlayan ögelerin başında kral ve kraliçeler geliyor. Son bin yıllık tarihinde, dönemi sıkıcı geçmiş kralların sayısı çok sınırlı: Sürekli bir olay, hareket, alt-üst oluş var. Bu yüzden kitapta İngiltere’nin tarihini genel olarak kral ve kraliçelerin tarihi olarak yazdım.
Her kral ve kraliçenin bir ilginçliği var. Öte yandan, kraliyet ailesini belirleyen ortak şeyler de var: Çoğunun erkek evladı olmuyor. Olunca da yaşamıyor. Kız çocukları da çok farklı değil. Çocuklar arasında babasının-anasının ölümünü görebilenler şanslı. Örneğin, Kraliçe Anne’in 17 çocuğu oluyor, hepsi de bebekken ya da çocukken ölüyor!
Bir süre sonra erkek-kadın bolca evlatları oluyor ama bu sefer de o evlatlar pek hayırlı olmayabiliyor! Babayla oğul arasında sorunlar yaşanabiliyor.
Bir de, tahta geçtiğinde İngilizce bilmeyen krallar var!
1066’da Normandiya’dan gelip İngiltere’yi işgal edip tahta geçen Fatih William İngilizce değil Fransızca konuşuyor. Ondan sonra başa geçenlerin de, 1399 yılınan kadar ana dili Fransızca.
Fatih William’dan yaklaşık 700 yıl sonra Almanya’dan gelip kral olan Birinci George da İngiltere’ye geldiğinde İngilizce bilmiyor. Peki, İngilizlerle konuşması gerektiğinde hangi dilde konuşuyor? 700 yıl önce William’ın yaptığı gibi Fransızca konuşuyor.
Bir başka sorun da para. İnanılmaz bir şey ama krallar hep parasızlık çekiyor. “Koskoca kral neden parasız gezsin ki, çıkartır bir salma, toplar paraları” diyorsanız pek öyle olmuyor. Kendilerinden para istenilen soylular sürekli ayaklanıyor. İngiltere’nin gördüğü tek halk isyanı, Köylü İsyanı da kralların olmadık vergiler salmasından kaynaklanıyor. Demokrasi bile kralların halktan para toplamasını sınırlandırmak için geliyor neredeyse!
Son olarak bilmemiz gereken şey de, Avrupa’daki kral ve kraliçelerin hemen hepsinin birbiriyle akraba olması. İngiltere’den Avrupa’ya, Avrupa’dan İngiltere’ye kraliyet ailelerinden kadınlar ve erkekler geçip duruyor. Bu da tahta geçiş konusunda çok serbest oldukları anlamına geliyor. İskoç kralı Altıncı James’in İngiltere’ye kral olması, tek kelime İngilizce konuşamayan Birinci George’un da Almanya’dan gelip kral olması hep bu yüzden.